MRI is the gold standard of imaging diagnostics in many medical fields.

MR Teknolojisi Neden Önemlidir ve Ne İşe Yarar?

MR teknolojisi ile iç dokuları ve iskeleti görüntülemek oldukça basit bir hal aldı. MR görüntüleme sağlık teknolojisinde geleceğe ışık tutmaya devam ediyor.

Philipp Grätzel von Grätz

1970’lerde bulunan MR, muhtemelen sağlık hizmetlerinin şu ana kadar icat etmiş olduğu en güçlü tanı yöntemidir. MR ile alınan ilk insan görüntüsü 1977 yılında elde edilmiştir. Bu olayın 50. yıldönümünün yaklaşmasıyla birlikte teknolojinin nasıl geliştiğini ve görüntülemede başka bir dönüşüm çağının gelip gelmediğini de sorgulamanın tam zamanı.

Günümüzde MR, büyük ölçüde su moleküllerini ya da protonları tasvir etmeyle ilgilidir, ayrıca yumuşak doku görüntüleyebilme her zaman bu teknolojinin ayırt edici özelliği olmuştur. MR beyin hastalıklarının teşhis etme şampiyonudur denebilir. Yalnızca tümörleri, iskemik felçleri ve kanamaları görselleştirmekle kalmaz ayrıca fonksiyonel bilgiler sağlar, örneğin farklı durumlarda beynin hangi alanlarının aktif olduğunu göstermek gibi. Vücudun alt kısmı, abdominal ve pelvik görüntüleme MR'ın birçok tanı durumunda diğer teknolojilerin ilerisine geçtiği başka bir alandır. BT (bilgisayarlı tomografi) ve MR taramalarında çoğu patolojik bulgular görülebilirken MR patolojik lezyonların ayrıntılı tanımlaması söz konusu olduğunda genellikle üstün gelmektedir. Bu yüzden karaciğer, dalak ya da prostat bezinde neler olduğunu bilmek isteyen gastroenterologlar, onkolojistler ve ürologlar sıklıkla BT taraması yerine MR seçmektedir. MR’ın kullanıldığı bir diğer önemli alan ise kalp ve kan damarlarıdır. Kardiyak MR'da ventriküler duvarların ve kalp kapaklarının anatomisi zamana bağlı olarak görüntülenebilir, perfüzyon verileri ve doku özellikleri ile bu veriler desteklenebilir. MR kullanarak her tür kalp rahatsızlığını teşhis etmeyi ve miyokardiyal ve kapak fonksiyonunu ayrıntılı olarak ölçmeyi tek bir cihazla yapabilrsiniz . Son olarak, kas ve iskelet sistemindeki bağlar, kıkırdaklar ya da kaslar gibi yumuşak doku patolojileri ile ilgili sorular söz konusu olduğunda MR altın standarttır. Ayrıca MR radyasyon ya da radyoaktif izleyici gerektirmeyen bir teknoloji olduğu için çocuklarda kemik kırıkları dışında hemen her durumda tercih edilen teşhis yöntemidir. 

MRIgrafikTR

Güçlü yönlerine rağmen MR evrensel olarak erişilebilir olmaktan uzak kalıyor. Örneğin, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinde 1000 kişi başına ortalama BT muayenesi MR taramalarından iki kat daha fazla yapılmakta. MR taraması için bekleme süresi genellikle BT süresinden çok daha uzun. Ayrıca bu teknolojinin uygulanmasında oldukça büyük coğrafi farklılıklar söz konusu: Almanya ve Avusturya’da MR muayenelerinin yıllık sayısı BT taramalarından daha fazla. Diğer birçok OECD ülkesinde ise tam tersi durum söz konusu ve az gelişmiş ülkelerde MR tarama birimlerinin yoğunluğu genel olarak çok düşük.

Peki neden? Bu soruya verilebilecek kısa yanıt MR teknolojisinin karmaşık ve pahalı olması olurdu. Ama soruna daha yakından göz atalım. MR makineleri süper iletken bir mıknatıs gerektiriyor ve bu yüzden genellikle yüzlerce litre sıvı helyum soğutucu kullanılarak elde edilen hatırı sayılır ölçüde soğutma gerektiriyorlar. Bu mıknatıs teknolojisi, MR makinelerinin kurulumunun neden karmaşık olduğunu açıklıyor. Acil ya da planlanmamış bir MR sistemi söndürme durumunda süper iletkenlik durdurulur, sıvı helyum kaynar ve bir söndürme borusundan atmosfere çıkarak genişler. Bu söndürme borusu şarttır ve bina modifikasyonları gerektirdiği için kurulumu genellikle oldukça maliyetlidir. MR aynı zamanda ağırdır ve ilgili tüm kontrol ekipmanlarıyla birlikte genel olarak büyük bir alan gerektirmektedir. Başka bir deyişle MR'a erişilebilirlik yalnızca tarayıcı maliyetleriyle sınırlı değildir. Bunun yanı sıra yerine getirilmesi zor ya da pahalı olabilecek birçok altyapı gereksinimi vardır. Ayrıca helyum doldurmalarını ve arıza sürelerini de düşünürseniz MR hizmeti vermek de daha zahmetli ve bu yüzden daha maliyetlidir. Birçok ülkede MR görüntülemenin, BT görüntülemeye kıyasla daha merkezi hale gelme eğiliminde olması tesadüf değildir. Modern bir BT tarayıcı neredeyse her yere yerleştirilebilir, örneğin; 20. katta, küçük bir ameliyathanede, acil servis odasında ya da yoğun bakım servisinde. Geleneksel bir MR sistemi ile bunu yapmak çok zor hatta imkânsız bile olabilir. 

Her şey hesaba katıldığında, MR incelemesi yapmak BT incelemesi yapmaktan daha uzun sürer ve daha zorlayıcı olabilir. Sonuç olarak MR incelemesini bir teknik asistana devretmek BT incelemesini devretmekten daha zordur. BT görüntülemede gittikçe yaygın olan topla ve dağıt senaryoları MR’da nadir görülmektedir. 

Tıp teknolojisi son yıllarda oldukça gelişme kaydetti, büyük trendlerin minyatürleşmesi, dijitalleşmesi ve makineleşmesi bunlardan sayılabilir. MR tarayıcılarının sağlık teknolojisinin başyapıtları olduğunu göz önüne aldığımızda teknolojik gelişmelerden nasıl etkilenecekleri sorulması gereken bir sorudur. MR düzeninin önemli ölçüde gelişebileceğine hatta sonsuza dek değişebileceğine inanmak için sebepler var. Örneğin, çok daha verimli bir soğutma sağlayan teknolojik yenilikler mümkün olursa ne olur? MR makineleri daha hafif hale gelir, daha az alan kaplarlar ve bina altyapı gereksinimleri azalır. Dijitalleştirme ve yapay zekâ daha standartlaştırılmış, daha az hata yapmaya meyilli bir işleme tarzına yol açarsa ne olur? Hastalar tarayıcılara daha hızlı yerleştirilebilirse, diziler aşağı yukarı otomatik olarak seçilebilse ve artifaktlar yazılım tarafından tespit edilip çözümlenebilse? Cevabı zaten biliyoruz: Hastanın hazırlanma süresi ve görüntüleme süresi daha da kısalır ve teknik asistanlar rutin muayeneleri yaparken çok daha az zorluk yaşar. Son olarak hastaların yerleşeceği oyuklar daha geniş yapılıp, makinelerin daha sessiz ve daha az korkutucu olması sağlanırsa ve böylece daha çok hastada MR teknolojisinden faydalanılırsa? Peki daha az artifakta sebep olan bir tarama platformu kullanılırsa? Yeni klinik uygulamalar mümkün hale gelebilir ve genel olarak daha çok hastaya MR ile tanı konulabilir. 

Peki uzun vadede bizi neler bekliyor? Dünyanın her yerindeki sağlık sistemleri, görüntülemeyi planlama yöntemlerini tekrardan kurgulayacak diyebiliriz. Göreceli olarak ekonomik, daha az yer kaplayan, kullanımı daha kolay ve az hata yapan MR sistemleri çok daha yaygın ve etkin bir şekilde kullanılabilir. Örneğin, küçük hastaneler, poliklinikler ve ortopedik uygulamaları yapan merkezler bünyelerinde bir MR ünitesine sahip olmayı daha avantajlı bulabilir. Bu MR ünitesini kendileri yönetebilir ya da topla ve dağıt modelini izleyerek bir radyoloji hizmeti sağlayıcısıyla anlaşabilirler. Böyle bir senaryoda radyologlar yalnızca MR raporlarını sağlar. Uzmanlıklarına gereksinim duyulduğunda ise danışman olarak da yorum yapabilirler ve gerekirse sistemi uzaktan yönetebilirler. Daha büyük hastaneler için daha küçük, daha mobil ve daha az güçlü MR tarayıcıları da cazip gelebilir. COVID-19 salgını gibi hastanelerin doluluk kapasitesine ulaştığı zamanlarda kullanılabilirler, bunun yanı sıra yeni hizmet türlerinde de MR’dan faydalanılabilir: örneğin, acil servisin sınırlı alanlarında yapılan müdahaleler esnasında ya da yoğun bakım ünitelerinde inceleme yapmak için. Artifaktlara daha az eğilimli bir MR platformu, devrim niteliğinde klinik uygulamalar geliştirilmesini sağlayabilir, gelecekte geliştirilmiş implant görüntüleme ya da akciğer görüntüleme için yeni imkânlar sunması bu açıdan bakıldığında oldukça mümkün gözüküyor. Peki, MR teknolojisinin hayal ettiğimiz gibi ilerlemesi için nasıl bir bedel ödemeliyiz? Daha az güçlü mıknatıslara sahip daha küçük MR platformlarını ele alırsak mevcut sinyal/gürültü oranının düşmesi kaçınılmazdır. Dijital işlem sonrası teknolojilerindeki hızlı gelişme düşünüldüğünde bu dezavantaj büyük ölçüde telafi edilebilir. Ayrıca MR makinelerinin üst düzey görüntülemenin yerini alması tahmin edilmiyor, yeni klinik senaryolara izin vereceği düşünülüyor. Ayrıca son 40 yıldır MR’a ulaşamayan birçok farklı coğrafyada, MR kullanılabilir hale getireceklerdir.