Dr. Feray Saraçoğlu

Siemens Healthineers MAMMOMAT Revelation ile meme taramalarında yüksek görüntü kalitesi, daha doğru teşhis ve hasta konforu

Siemens Healthineers tarafından geliştirilen ve meme taramalarında 500 HD meme tomosentezi ile yüksek derinlik çözünürlüğü elde edilebilmesine imkan veren MAMMOMAT Revelation, meme kanseri taraması ve teşhisinde sağlık profesyonellerine ve hastalara destek oluyor. Yüksek görüntü kalitesi ile meme dokusundaki en küçük anatomik detayların bile net görünmesini sağlayan cihaz, aynı zamanda düşük doz radyasyonla çalışıyor. Hekimler, Siemens Healthineers’ın ‘’tek-tık felsefesi’’ ile tek tıkla hastayı tetkike başlayarak, bütün parametreleri otomatik olarak belirleyebiliyor böylece prosedürü adım adım ve hızla ilerletebiliyor. Aynı zamanda sağlık profesyonellerine hasta verilerini daha hızlı bir şekilde yönetmelerine imkan sağlayarak erken teşhis ve tedavi süreçlerini destekleyen MAMMOMAT Revelation, kişiselleştirilmiş Soft Compression teknolojisi ile hastanın konfor kaygılarını azaltıyor ve tutarlı kalitede meme görüntüleri alabiliyor. Optimum sıkıştırma seviyesi, her kadın için otomatik olarak ayarlanabiliyor.

Meme kanserinin erken tanı ve tedavisinde çok önemli rol oynayan MAMMOMAT Revelation’ın sunduğu faydaları bir uzman gözünden dinlemek üzere, İzmir’de hizmet veren LAMED Görüntüleme Merkezi’nde görev yapan Radyoloji Uzmanı Sayın Dr. Feray Saraçoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdik:


Merkezinizde Mammomat Revelation cihazını kullanıyorsunuz. Bu cihazı özellikle tercih etmenizin nedenlerinden biraz bahseder misiniz?

LAMED’te Nisan 2012 tarihinden bu yana hali hazırda, tomosentez özelliğine sahip Siemens Healthineers Mamografi cihazını kullanıyoruz. Yakın zamanda da MAMMOMAT Revelation cihazını kullanmaya başladık. Tomosentez mamografinin klinik uygulaması başladıktan sonra, Türkiye’de kullanılmaya başlanan 3. cihaz bizim merkezimizdeydi. 2012’de tüm koşulları zorlayarak bu yatırıma karar vermiştik, çünkü katkısının çok büyük olacağına inanıyorduk. Nitekim cihazı kullanmaya başladığımızdan bu yana, 11 yılda koyduğumuz erken tanılarla bunu kanıtladık. Açıkçası tomosentezsiz bir mamografi ben düşünemiyorum. Zira düz mamografi tetkiklerinde görünmeyen küçük lezyonları tomosentez mamografi ile görme şansımız oluyor. Bunun yanı sıra yeni cihazımızla tomosentez mamografi eşliğinde biyopsi yapma imkanına da sahip olduk. InSpect özelliği sayesinde cihaza entegre bir şekilde biyopsiden alınan numunenin kontrolü de anında yapılabiliyor. Bu sayede biyopsi esnasında hastayı hiç kaldırmadan işlem esnasında aldığınız numuneleri kontrol edebiliyorsunuz. Bu alanda teknolojik gelişmeler devam etti, dozlar düşürüldü. Sentetik görüntüleme (Insight 2D) sayesinde standart FFDM görüntülerin neredeyse birebir aynısı elde edildi, bu sayede iş akışı daha da rahat oldu.


Hangi çekimlerde ve tanıda size nasıl yardımcı oluyor?

Biz standart tüm tetkiklerimizi tomosentez mamografi ile yapıyoruz. Sentetik görüntüleme (Insight 2D ve 3D) sayesinde, doz artışı olmadan, alıştığımız standart görüntülere ulaşabiliyoruz. İlk tomosentez mamografi çıktığında, dense memelerdeki katkısının daha büyük olduğu, yağlı memelerde çok işe yaramayacağı düşünülüyordu. Ancak bu 11 yıllık mesleki pratiğimizde yağlı memelerdeki katkısını da gösteren vakalarımız oldu. Mikrokalsifikasyonlar için de aynı şeyi söylemek mümkün.


Mamografi taramalarında hastaların konforu da çok önemli.  Bu noktada Mammomat Revelation hem size hem de hastaya neler sağlıyor?

MAMMOMAT Revelation’ın daha hızlı olmasından memnunuz. Bir de bence, erken tanı açısından düzenli tarama mamografisi periyodlarını, tomosentez özellikli mamografi yapıldığında, gönül rahatlığıyla iki yıla kadar uzatmak mümkün olabiliyor. Elbette yüksek riskli olgularda 2 yıllık bir periyod olmuyor, mutlaka ara kontroller ve MR’lar vb. istiyoruz.

 

Meme kanserinden nasıl korunabiliriz? Halk düzenli kontroller için nasıl bir yol izlemeli? Meme kanserinin erken teşhisi ve tedavi süreciyle ilgili kritik noktalarla ilgili bilgilendirebilir misiniz?

Meme kanseri ile ilgili söylenmesi gereken ilk temel nokta şudur: Meme kanseri olmak için ilk sebep kadın olmaktır. Hiçbir kadın, ben şu sebeple meme kanseri olmayacağım diyemez. Dolayısıyla bütün kadınların 20 yaşından itibaren kendi kendilerine elle muayeneye başlaması ve bu konuda uyanık olması gerekiyor. Meme kanserinde ikinci risk ilerleyen yaştır. Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artar. Annelerimiz bizden daha risklidir. Anneannelerimiz sağsa, bizden daha risklidir. İnsanoğlu 120 yaşına kadar yaşayacak olsa tüm kadınlar meme kanseri olabilir.

Nitekim günlük pratiğimde 65 yaş üstü birçok olguya meme kanseri tanısı koyuyoruz. Ama bu kişiler yaşları gereği tarama programından çıkmış olabiliyorlar, bu sebeple gecikmiş olgularla karşılaşabiliyoruz. Veya tam tersi, hasta 40’lı yaşlarındayken, hatta bazen daha da erken yaşlarda, henüz tarama protokolüne tabi olmadıkları için kontrole gitmiyorlar ama meme kanseri ile karşılaşılıyor.

Dolayısıyla her kadının ilerleyen yaşla birlikte kontrollerini düzenli yaptırması gerekiyor. 20 yaşında başlanması gereken elle muayenenin ardından, yaş ilerledikçe mamografi ve ultrason kontrolleri devreye giriyor. Buradaki mamografi tarama protokollerinin başlangıç yaşı ve interval süreleri, ülkelerin ekonomik durumlarına ve tarama programlarına ayırdıkları bütçeye göre değişiklik gösteriyor. Örneğin bizim ülkemizde 50-65 yaş arası kadınlarda 2 yılda bir mamografi çekilirken, İskandinav ülkelerinde 40 yaş üzerinde yılda 1 çekiliyor. Burada söz konusu olan bilimsel bir doğrudan öte, Sağlık Bakanlıklarının ekonomik olarak bu konuya ayırdıkları bütçeler oluyor.

Diğer riskler yani ailede meme kanseri olması, kişinin doğurmamış olması, emzirmemiş olması, hormon tedavileri vb. bunlar yan risk faktörlerini oluşturuyor. Bunlar söz konusu olduğunda bizim hastaya yaklaşımımız değişiyor. Yani bu bilgiler aslında hekim için önem taşıyor. Hastaya yaklaşımı, mamografi periyod süresini, araya ultrason eklenip eklenmeyeceğini bu faktörlere göre belirliyoruz.

Aslında meme kanseri çok sık görülen ama erken tanındığında da tedavi edilebilir bir hastalık. Erken tanınıyor olması da hastalığın büyük bir kısmının yavaş ilerleyen türde olmasıyla bağlantılı. Bir yıl önce hiçbir şey yokken bir yıl sonra bir şeyler görüp erken tanı koyabiliyoruz. Yine de meme kanserlerinin küçük bir kısmı hızlı ilerleyen tipte olabiliyor. Bunun için de elle muayenelerin ihmal edilmemesini ısrarla vurguluyorum. Zira bazı kişiler ‘ben kontrole gidiyorum’ deyip elle muayenelerini ihmal edebiliyorlar.

Bunun dışında medyada da çok konuşulan meme boşaltma operasyonları olabiliyor. İşin bu kadar ciddiye alındığı bazı durumlar bulunuyor. Ailesinde en az 3 kişide meme kanseri varsa bu operasyon önerilebiliyor. Veya ailesinde 2 kişide meme kanseri varken hasta genetik test yaptırıyor, kendi genetik testi pozitif çıkıyor, kanser mutant genler saptanıyor, o zaman meme boşaltılabiliyor.

Bütün bunlar farkındalık için. Hastalıktan korkulmasını asla doğru bulmuyorum. Zira ailelerinde yaşamış olup çok korkan kişiler olabildiği gibi, ailelerinde olmadığı için hiç korkmayan ve bu asla kendi başına gelmeyecekmiş gibi düşünen kişiler olabiliyor. Her ikisi de kendine zarar veriyor. Önemli olan farkındalık.




z kusagı araştırması siemens healthineers

Çok çalışmaktan şikayetçi değiller 

Z Kuşağı’nın liderlerden beklentilerinde ‘duygusal destek’ öne çıkıyor. Yönetimden ve liderlerden adaletli yaklaşım, pozitif iletişim, motivasyon artırıcı yaklaşımlar bekleyen Z Kuşağı, yöneticilerinden projelere dahil edilmelerini, fikirlerinin alınmasını ve anlık ya da 3 ayda bir geri bildirim yapılmasını istiyor. Katılımcıların diğer beklentileri ise yöneticilerinin duygusal olması, takımı yönetmesi, işini ve kendini yönetmesi geliyor.

İdeal çalışma ortamı söz konusu olduğunda Z Kuşağı’nın öne çıkan beklentileri şöyle: Uyumlu ekip, huzurlu ortam, samimiyet, bilgi alışverişi, özel hayata saygı. İş ortamındaki stres unsurlarında ilk sırada mobbing var. Bunu saygısızlık, küçük görülme, ayrımcılık takip ediyor. Zaman kısıtlaması ve çok çalışmak ise stres unsurları arasında en sonda yer alıyor.

Yoğun teknoloji kullanımına rağmen yüz yüze iletişimi ve yüz yüze eğitimi tercih eden katılımcıların uzaktan çalışma imkanının özgürlük ve esneklik beklentilerini karşılamakla birlikte sosyalleşme, disiplin ve bilgi paylaşımı adına ofiste bulunma ve açık ofis uygulamalarını talep ettikleri görülüyor. Bu da Z Kuşağı’nın beklentilerine en uygun çalışma modelinin esnek veya hibrit çalışma olduğuna işaret ediyor.

‘İş hayatındaki dönüşümden duygusal olarak da etkileniyorlar’

Siemens Healthineers Türkiye’de, tüm çalışanların kendilerini değerli ve güvende hissetmesini sağlamanın en önemli önceliklerinden biri olduğunu belirten Siemens Healthineers Türkiye CFO’su ve Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Komitesi Başkanı Nalan Abdullahoğlu, “Şirketimizin ana odak alanı ‘insan’. İnsanlığın sağlıkla yaşaması için çalışıyoruz. Osmanlı’dan günümüze, 135 yıldır bu coğrafyada faaliyet gösteriyoruz. Bu topraklarda bir asrı aşan varlığımızın ve başarımızın sırrı insan odağımız. Çeşitliliği, eşitliği ve kapsayıcı olmayı başarımızdaki belirleyici unsurlardan biri olarak görüyor, şirketimizde bu kültürle her türlü farklılığı kucaklıyoruz. Dengeli bir kadın-erkek çalışan oranı olan şirketimizin yaş ortalaması 34. Türkiye’nin en genç sağlık teknolojisi şirketleri arasındayız.  Şirketimizde Z Kuşağı temsilcilerinin yenilikçi bakış açılarına ve katkılarına çok değer veriyoruz. Hem onların hem de iş dünyasının başarısı için beklentilerini ve ihtiyaçlarını anlamayı çok önemsiyoruz. Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Komitemiz tarafından gerçekleştirilen araştırmamız bunun göstergelerinden biri. Araştırma sonuçlarında, Z Kuşağı’nın kendi karakteristik özelliklerinin yanında, özellikle pandeminin ve post pandemi döneminin etkilerini de görüyoruz. Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma ve sosyal hayattan bir dönem izole kalmak, iş hayatına etkileri bakımından bu kuşağı diğer kuşaklardan daha farklı etkiledi. Z Kuşağı iş hayatından beklenti anlamında, başarı, kariyer, maaş gibi konularda diğer kuşaklarla ayrışmıyor. Daha çok kendilerini gerçekleştirmek anlamında duygusal beklentileri var. Saygı görme, sosyalleşme, bilgi alışverişi yaparak ofisten çalışmayı daha çok tercih ediyorlar, yöneticilerinden duygu yönetimi desteği bekliyorlar. Bu beklentileri öğrenmenin hem onların hem de iş dünyamızın başarısı için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Şirket kültürümüzde bu beklentileri halihazırda karşılıyoruz, bu tür araştırmalarla birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Farklı kuşakların uyum içinde çalışması için daha etkili adımlar atmaya devam edeceğiz” diye konuştu.