COVID-19

Radyoloji dünyasında son durum

Ercan Karaaslan

Prof. Dr. Ercan Karaaslan

Pandemiyle birlikte iş yükü ciddi oranda artan radyoloji departmanlarında, özellikle salgının ilk dönemlerinde yaşanan zorlukları ve bu zorlukların nasıl aşıldığını Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi ve Acıbadem Maslak Hastanesi Radyoloji Klinik Direktörü Prof. Dr. Ercan Karaarslan ile konuştuk.

Radyoloji dünyasında son zamanlarda kullanıcı bağımsız çalışma metodu ve yapay zekâ teknolojileri oldukça arttı. Bu konunun günlük rutininizdeki yeri nasıl? İşleyişinizi etkiliyor mu?

E.K.: Pandemi, birçok sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de önemli etkilere yol açtı. Bu etkilere bağlı olarak sağlık hizmetlerinin sürdürülmesinde başlangıçta zorluklar yaşandı; ardından kısa sürede şartlara uygun çözümler geliştirildi. Acıbadem IT ekibinin çalışmaları sayesinde evdeki bilgisayarlarımızdan hastanedeki iş istasyonlarımıza ulaşabilmemizi sağlayan altyapı kısa sürede oluşturuldu. Ancak görüntü transfer hızının hastanelerden nispeten daha yavaş olması ve yeterli tıbbi monitörlerin olmaması görüntüleri değerlendirmemizi ve tüm imajları tek tek gerektiği kadar incelememizi oldukça zorlaştırıyordu.

Pandemi sürecinde tüm dünyada yaşanan ihtiyaç üzerine Siemens Healthineers tarafından geliştirilen ve Eylül ayından itibaren bizim de kullanma şansı bulduğumuz CT Pneumonia Analysis programı ile şu anda hem pandemi sürecini daha iyi yönetebiliyoruz hem de gelecekte, olası bir uzaktan çalışma senaryosunda daha hızlı ve başarılı olabileceğimizi biliyoruz. Radyolojide iyi bir inceleme yaptıktan sonra, raporlama sürecinde amaç önce en kısa sürede lezyonu saptamak, sonrasında ise doğru bir yorum ve kanaat oluşturmaktır. CT Pneumonia Analysis programının lezyon saptama konusundaki duyarlılığını biliyoruz. Ancak lezyonları yorumlama ve kesin kanaat oluşturma konusunda ise istenen düzeye gelmesi için çeşitli iyileştirmeler yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Diğer taraftan Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları boyunca aslında COVID-19’un tanımının da uluslararası dernekler tarafından yeni bulgulara göre yeniden belirlendiğini ve yeni yayınlara göre güncellendiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu noktada yine hekimin kanaati, tecrübesi, literatürdeki değişiklikleri bilmesi, tartışmasız çok büyük bir önem taşıyor. Bir lezyonun viral pnömoni olup olmadığı veya COVID-19 pnömonisi ile uyumluluğu konusunda sistem, tanımlanan bulgulara göre güncellenen algoritmalarla yüzdelik olasılıklar sunabilir ancak deneyimli bir radyolog gibi tanısal karar verebilmesi elbette beklenemez. CT Pneumonia Analysis, akciğer parankimindeki infiltrasyonların saptanmasında lokalizasyonlarının belirlenmesi, dağılım paterni, yoğunlukların dansite ve hacmini yüksek doğrulukta ve hızlıca belirleyebiliyor. Hazır veriler, bulguların raporlanmasında ve takibinde radyoloğa zaman kazandırarak karar aşamasında önemli bir yardım sağlıyor.

CT Pneumonia Analysis programı sadece bu nedenle bile hasta girişi yüksek merkezlerde yalnızca pandemi dönemlerinde değil rutin pratikte de hekimlerin işlerini çok kolaylaştırabilir. Erişilebilir olduktan sonra, elbette tüm radyoloji profesyonelleri konturları çizilmiş, yoğunluğu ölçülmüş, alan dağılımı yapılmış ve nispeten COVID-19 ile uyumluluğu konusunda kabaca da olsa bir fikir veren bir programı tercih edecektir.

Ayrıca radyoloji iş akışında uzun yıllardır kullandığımız CAD nodül analizi de gözden kaçabilecek nodüllerin dahi saptanmasında ve takip sürecinde nodülün yapısı ve volüm değişikliklerinin kaydedilmesinde çok yardımcı oluyor. AI-Rad Companion gibi yeni programların da katkıları ile Toraks BT raporları daha hızlı hale gelebilir ve “structured report” yaygınlaşabilir.

Pandemi sürecinde Toraks BT çekimlerini görüntüleri yorumlarken karşılaştığınız zorluklar nelerdi?

E.K.: O dönem en büyük zorluklardan biri, yüksek hasta sayısıyla birlikte görüntüleri evden yorumlamanın getirdiği sınırlamalardı. Bir diğer zorluk ise ince kesitli ve çok imajlı incelemelerde özellikle düşük hacimli erken evre pnomoni bulguların saptanması ve insidental nodülleri gözden kaçırmama için çok fazla çaba harcanmasıydı.

Pandeminin başlarında PCR kitlerine ulaşma zorluğu, sonuçların 2-3 günden önce çıkmaması, PCR sonuçlarının yalancı negatiflik oranları gibi nedenlerle radyoloji kliniklerinde Toraks BT incelemelerinin sayıları çok artmıştı. Hastaların yönetiminde karantina, yatış kararı ve tedaviye erken başlamada BT inceleme bulgularının ne kadar önemli olduğu anlaşıldı. Bizler o dönemde Acil kliniğindeki BT cihazımız ile günde 50’nin üzerinde hastaya düşük doz Toraks BT ile kesintisiz servis sağlayabildik. Kalay filtre uygulaması ile akciğer BT dozunu 0.3-0.5 mSv değerleri ile röntgen dozuna yakın gerçekleştirdik. Tüm meslektaşlarımızı da bu konuda bilgilendirdik. Yaptığımız bu bilgilendirmelerle COVID-19 pnomonisinde; parankimde düşük yoğunluklu, erken dönem pnomoni bulgularını röntgen ile saptamanın güçlüğünü ve röntgen yerine BT inceleme yapmanın daha doğru olduğunu anlatırken, radyasyon dozu ile ilgili endişeleri ortadan kaldıracak gelişmelerin tamamını da uyguladığımızı örneklerle paylaştık. O dönem, BT çekim ve post-proses süresini kısaltacak ve hastalar arası odanın sterilizasyonu için yeterli zaman bırakacak şekilde çekim yapmamız kritik bir önem taşıyordu. Otomatik hızlı rekonstrüksiyonlar ve CT Pneumonia Analysis programları sağlık çalışanlarının enfekte hasta ile temasını ve odada kalma süresinin kısaltılmasında çok yardımcı olmaktadır.

İlk günlerde yaşanan kaos, korku ve bilinmezliklere rağmen büyük bir özveri ve cesaret ile sorumluluklarını yerine getiren radyoloji teknikerleri ve sağlık çalışanlarımızın birçoğu, enfekte olmadan görevlerine devam edebildi ve pandeminin ilk zamanlarındaki yoğun dönemi başarıyla atlattık. Bu süreçte bize destek veren tüm sağlık çalışanlarımıza, teknik serviste, destek hizmetlerinde, hastane yönetiminde görev yapanlara ve Siemens Healthineers’a Acıbadem Maslak Hastanesi Radyoloji Bölümü adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.


Medikal Plus Şubat 2021